Amasya’da MÖ 64 yılında doğup yine Amasya’da MS 24 yılında ölen ünlü Yunan gezgin Starbon, Roma’ya yaptığı seyahatlerde iki tane taştan bahs eder:
Tivoli’de Barco ocağından çıkartılan Lapis Tiburtinus ( traverten) ve kırmızı Gabii ( bugün Zagorolo) taşı.
MÖ 1 ve 2. yüzyıldan itibaren traverten Roma mimarisinin önemli bir parçası olmuştur. Travertenin sert iklim olaylarına dayanıklılığı ve yangınlardan zarar görmemesi bunda en büyük etkendir.
Roma’ya yaklaşık 30 km uzaklıkta bulunan Tivoli şehrinin Barco ocaklarından çıkartılan traverten bloklar önceleri Aniene nehri ile taşınırdı. MÖ 286 yılında Roma’yı Tivoli’ye bağlayan Via Tiburtina inşa edildi. Araştırmalar yaklaşık 5.5 milyon metreküp traverten bloğun Roma’nın inşasında kullanıldığını ortaya çıkartmıştır.
Bu yapıların en önemlilerinden birisi Colesseo (Kolezyum) dur. Asıl adı Anfiteatro Flavio olan bu yapının tamamlanması yaklaşık 10 yıl sürmüştür.
Colosseo
Yapımında Traverten ve Tüf taşı kullanılmış, Tivoli’deki Barco Ocağından sadece dış cephesi için 300.000 ton traverten blok Roma’ya taşınmıştır. Dünyanın en büyük amfi tiyatrosu olan Colosseo 80.000 izleyici kapasitesine sahip antik Roma’nın en önemli eseridir.
Bu tiyatro yaklaşık 5 yüzyıl boyunca hizmet vermiş, 6. yüzyıldan itibaren, özellikle de 9. yüzyıl sonrası Roma’da inşa edilen bir çok binada buradan sökülüp götürülen travertenler kullanılmıştır.
Bu yapılardan bazıları:
Palazzo Venezia Palazzo della Cancelleria
Palazzo Barberini İl Porto di Ripetta
Görüldüğü gibi MS 70 yıllarında Colosseo için kullanılan travertenlerin bazıları Roma’da adres değiştirmiş ve sadece gladyatörlerin gösterilerine tanıklık etmekle kalmayıp Roma merkezinde bir çok binada tarihin birer parçası olmuşlardır. Bunlardan Tevere nehri üzerinde inşa edilen Ripetta Limanı’nın ( il Porto di Ripetta) hikayesini başka bir yazımda anlatacağım.
Traverten günümüzde de dünyada en çok kullanılan doğal taştır. Bunda Roma’daki mimarinin etkisi oldukça fazladır.