Floransa’ya yolu düşen herkes mutlaka gidip görmüştür meşhur heykeli.
5 metre 20 santim yüksekliğinde, Michelangelo Buonarotti’nin 1501-1504 yılları arasında meydana getirdiği, Rönesansın amblemi, muhteşem eseri.
Floransa’ya 1450 yıllarında getirilen bir mermer blok ile başlar hikaye. Agostino di Duccio bu mermer blok ile yapmak ister aynı heykeli. Gerçekleştiremez ama bu hayalini. 9 Eylül 1501 günü Michelangelo ilk çekici vurur.
Çok kırılgan olan bu mermer bir hayli zorlar Michelangelo’yu. Ayrıca bir hayli deliğe sahip olması ( italyanlar bu deliklere “taroli” derler ve beyaz Carrara mermerinde en az istenen özelliktir) ve kristal yapısının bağlarının zayıf olması diğer fiziksel olumsuzluklardır. 1504 yılında bitirir heykeli Michelangelo.
Taşın dilini öğrenen Michelangelo yeni eserleri için uygun mermerler aramaya başlar.
Forte dei Marmi’de alışılmamışı yapın, sırtınızı denize dönün ve Apuana Alplerine bakın. Tepelerde gördüğünüz kar değil mermer ocaklarının beyaz mermer tozudur. Bu bölgenin en yüksek tepesi Monte Altissimo’ya doğru ilerleyin. Stazzema köyü yakınlarında bulursunuz Michelangelo’nun mermer ocağını.
Ünlü heykeltraş bu tepede aradığı mermeri bulmuştu: Homojen, kristalize, dayanıklı ve şeker beyazı. Floransa şehrindeki San Lorenzo kilisesinin cephesini bu mermerler ile kaplamak istemiş ve kendisine bu tepede bir mermer ocağı açma izni verilmişti. Taa ki Papa Leone X fikrini değiştirene kadar. Papa bu işi Michelangelo’dan almış ve ocak da yaklaşık 300 yıl terk edilmiştir.
1821 yılında bu bölgeden bir iş insanı Marco Borini fransız ortağı Alexandre Henraux ile ocağı yeniden açmıştır. Ocak günümüzde halen çalışmakta ve bir çok projeye mermer sağlamaktadır.
Bu projelerin en ilginçlerinden biri ise San Petersburg’da bulunan St. İsaac Katedrali’dir.
Onun hikayesi de başka bir sefere…